Dijitalleşen yaşamın dönüşümü
Toplumsal yaşamın dönüşümünün izlerini gündelik söylem ve pratiklerimiz üzerinden gözlemleyebiliriz. Yaşamımızın sanal ve gerçek dünyalar arasında yaşadığı med-cezir tüm ekonomik ve toplumsal ilişkilerimizi de belirlemeye başladı. Yaşamımızın dijitalleşmesi geleneksel tüm iletişim, ekonomi ve siyaset biçimlerini köklü bir biçimde dönüştürdü. Aslında bu dönüşümün temelinde internet merkezli iletişimsel dünyanın tüm yaşam alanlarını ağları ile sarmalası ile başladı, bu ağlar aşama aşama her yeri kapladı. Artık bir ağ toplumunda yaşıyoruz, internet temelli iletişimin merkezde olduğu bu ağ sadece sanal alanı değil gerçek yaşamı da içeriyor. Bu ağların en görünür olduğu mecralar ise sosyal medya olarak adlandırılıyor. Sosyal medya gündelik yaşamın söylem ve pratiklerinin döndüğü sanal olmasına rağmen “en gerçek” ortam ve ticari yaşamın da giderek sosyal medya ve diğer ağ yapıları üzerinden yürütülür hale geldiğini kabul etmek gerekiyor.
Gündelik yaşamın bir ekonomi politiği var, bu yapı geleneksel olarak maddi yaşamın dinamikleri temelinde anlamlandırılırdı. Ama şimdi ağ toplumunda maddi olamayan ekonomik ilişkiler ve üretimin daha ağırlıklı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Maddi meta ve hizmet üretimi halen önemini koruyor olsa da bu alanın uzanımları ve yeni ekonomik hizmet biçimleri hızla dijitalleşmekte. IT şirketlerinin giderek artan önemini de bunun en önemli göstergesi. Bu süreçte bir çok yeni iş alanı açılmakta, yaratıcı girişimler ortaya çıkmakta ve ‘start-up’lar önem kazanmaktadır.
Yaratıcı girişimlerin, yatırımların ve start-upların yeni ekonomik düzenin gelişimi açısından merkezi önemde olduğunu vurgulamak gerekir. Ancak bu tür gelişimlerin gerçek yaşam alanları ile, bir anlamıyla devlet bürokrasisi ve diğer geleneksel mecralar ile etkileşime geçmesi ve sorunlarını çözebilmesi için çoğunlukla profesyonel yardıma gereksinimi olduğu ortaya çıkmaktadır.
Sanal ofisler sahaya iniyor
Bu süreçte sanalllaşan ekonominin, gerçek yaşamla buluşabileceği kanalların yaratılması bu anlamda yeni ekonomik girişimlerin yaratılıp sürdürülebilmesi için oldukça önemlidir. “Sanal ofis” kavramı bu açıdan büyük önem taşımaktadır. Genç girişimci ve start-upların kendilerine yol gösteren rehberler olarak “sanal ofis” profesyonellerinden yardım alması, birçok bürokratik meselenin hızla çözülebilmesini, kişileri uğraştıran gündelik yaşamın sorunlarından (yüksek kira, fatura, eleman istihdamı vb) kurtulabilmesini mümkün kılmaktadır.
Sanal ofis çözümleri tüm dünyada büyük bir gelişim ivmesine sahiptir, Türkiye’de de sanal ofislerin kullanımı giderek artmaktadır. Ancak birçok genç girişimci ve start-upın halen bu konuda yeterli enformasyona sahip olmadığı da görülmektedir. Bu açıdan sanal ofis çözümlerine ilişkin bilgilendirmenin sosyal medya ortamlarının da etkin kullanımı ile yapılması gerekliliğinden söz edilebilir.
Yeni ekonominin öncüsü sanal ofisler oluyor
Sanal ofislerin yaygınlaşması aslında yeni ekonomik gelişimin önünü açacaktır. Bu çünkü sanal ofisler genç girişimcileri cesaretlendiren, az masrafla düşüncelerini yaşama geçirmesini olanaklı kılan bir hizmet sağlamaktadır. Ayrıca sanal ofislerin know-howlarından ve sosyal ağından yaralanarak hızlı bir biçimde bir çok partnerle tanışmak ve işbirliği yapmak da mümkün olacaktır.
Sanal ofisler geleceğin ofisleridir, maddi olamayan emeğin ve üretimin gelişimi, dijital ekonominin yükselen trendi bunu göstermektedir. Geleneksel ofislerin varoluşuna rakip olmadan aslında bunların tamamlayıcısı olarak sanal ofisler küreselleşen ekonominin düğüm noktalarını da oluşturmaktadır. Küresel ekonomik ilişkilere ağ atmak isteyen herkesin bir gün sanal ofis sahibi olmak isteyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dünya küçülmekte, ama sanal dünyada kapladığımız yer büyümekte. Bu açıdan sanal ofis çözümlerinin geleceğin ekonomi dünyası için önemini şimdiden vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyorum.
